Balyoz Üzerine

Pis kokular geleli çok oldu. Bu pis koku bir duman gibi Türkiye'nin üzerini kapladı ve gitmek bilmiyor. Meraklı gözlerle gazete ve televizyonları takip ediyoruz ancak onların da verdiği bilgiler iyice kafa karıştırmaktan öteye gidemiyor. Tam bir kargaşa.

AKP'yi sevmeyebilirsiniz ya da tam bir destekçisi olabilirsiniz. Ancak şu gerçeği herkes kabullenmeli, AKP bu milletin oyları ile gelmiştir, yine bu milletin oyları ile gitmelidir. Darbe söylemleri, hala zihninde darbe olan komutanların varlığı rahatsız edici. Darbe ancak ve ancak son derecede tehlikeli bir noktaya gelindiğinde başvurulması gereken en son seçenek olmalıdır. Kaldı ki AKP hükümetinin icraatlarında darbeyi haklı çıkaracak bir şey bulmak pek de kolay değildir. Belki bazı uygulamalar bazı kesimlerin canını sıkabilir, bazı yapılanlar hoş görülmeyebilir, ancak bu birilerinin zorla yönetime el koymasını gerektirmez.

Türkiye malesef geçmişinde çok darbe gördü. Bu darbelerin gerçekten geçerli nedenlerle mi yapıldığını tartışmayacağım. Ancak yapılan darbelerde amaç aşılmış, aşırı baskı kurulmuş, gereksiz yere can yakılmıştır. Darbe gerekli ise yapılır, ordu yönetime bir süre el koyar, ortalığı yatıştırır, ardından da yeni düzeni yine sivillere bırakır. Yapması gereken yeni düzeni kurulması için sağlıklı ortam hazırlamaktır. Bir generalin zorla Cumhurbaşkanı olması gibi, anayasayı askeri bir yönetimin değiştirmesi gibi uygulamalar kabullenilemez. Geçmişte böyle hatalar yapıldı, bundan ders almamakta direnen her kim olursa olsun, her vatandaşın bunların karşısında durmak boynunun borcudur.

Tehdit edilen irade milletin iradesidir. AKP'yi millet getirmiştir, öğecek olan da sövecek olan da, ödüllendirecek de cezalandıracak da yine millettir. Burada AKP taraftarı olmayan, aksine AKP'yi çağın Türkiye'sine yakıştıramayan, hatta bu milletin neden bu partiye oy vermekte ısrar ettiğini de anlayamayan biri olarak savunmaktayım. Çünkü tehdit edilen sadece AKP değil, aynı zamanda demokrasidir. Askeri zihniyet demokrasiyi hiçbir zaman anlayamayacaktır. Emir komuta zincirinde yetişen zihinlerin bunu anlamasını beklemek de belki doğru değildir.

Herkes haddini bilmelidir. AKP'liler, başta başbakan olmak üzere çoğu zaman haddini aşan hareketlerde bulunmuşlardır. Ancak onlara haddini bildirmek millete düşer. Asker de haddini bilmeli, ve var oluş amacının dışına çıkmamalıdır.

Türkiye karıştı, çürümüş, kokuşmuş, nasıl işlediği tartışılır bir yargı, ne olduğu belli olmayan darbe iddiaları, tek parti iktidarı olmanın verdiği güçle, hele de ikinci defa seçilince, kendini mutlak güç olarak görmeye başlayan bir hükümet, bunlar bu ülkeye yakışmıyor. Bize de sabredip beklemekten başka yapacak bir şey kalmıyor.

Karanlık ve sisli bir yola girdik. Kim dost, kim düşman, kim iyi, kim kötü, kim doğru, kim yanlış seçemiyoruz. Her şey bulanık. Ancak korkmamak gerek, bu ülkenin evlatları, Atatürk'ün mirasına sahip çıkacaktır, ve yeri gelince hesap sormak için muhtaç olduğu kudreti nerede bulacağını da çok iyi bilmektedir.

0 yorum:

Yorum Gönder