Dolarizasyon Nedir?


Merkez Bankası Başkanı Sayın Erdem Başçı’nın bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarda yapılacak olan Para Piyasası Kurulu’nda (PPK) bankaların %27 olan Türk Lirası yerine döviz tutturabildikleri munzam karşılıkların %50’ye çıkması yönünde görüşü dikkat çekiciydi. Üstelik bu oran 2004 sonrası %27’ye gerilemişken tekrar %50’ye çıkarılma isteği bende dikkat uyandırdı ve bu TL yükümlülüklerin döviz cinsinden saklanmasının ne demek olduğunu ve ülkede ne gibi durumlarda uygulandığını anlatmak istedim. Şimdi konumuza geldiğimizde Türkiye uzun yıllar yüksek enflasyonla mücadele etmiş ve enflasyonun 1971’de çift haneli rakamlara ulaşmasını engelleyememiştir.(İstatistikler için MB verilerine bakılabilir.)1971-2003 arası enflasyon ortalama yüzde %52 düzeyindeydi. Arada bazı aylar üç basamaklı rakamlara da ulaştı enflasyon. Böyle uzun süre oldukça yüksek düzeyde enflasyonla haşır neşir olan ülkelerde yabancı para birimleri kullanılmaya başlanıyor. Neden?

Fiyatlar hızla artarken tuttuğunuz yerli paranın alım gücü azalıyor. Bu durumda dolar ya da Euro tutmak, harcamak gerektiğinde de bunları yerli paraya çevirmek avantajlı oluyor. Öte yandan , çoğu durumda elinizdeki dövizi TL ye çevirmenize bile gerek yok. Karşınızdaki de nasıl olsa o paraları kabul ediyor. Sakız, gofret ya da su almak için geçerli olmasa bile televizyon, oturma odası, otomobil almak için “kaç dolar bu?” gibi sorular sorulabiliyor ve alışılagelmiş bir durum oluyor. Tahmin edeceğiniz gibi bu hale gelmiş bir ekonomide yerli para değer saklama aracı özelliğini de yitiriyor. Ekonominin geneli yerli para kullanmak yerine döviz kullanıyor yani parasal ikame gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu ülkelerde sadece para ikamesinin yanında buna ek olarak varlıkların ve yükümlülüklerin bir kısmı döviz cinsinden oluyor. Bu olguya “ dolarizasyon “ deniyor. Varlık ve yükümlülük dolarizasyonu diye ayıranlar da var. Varlık dolarizasyonu , bir ülkedeki ekonomik birimlerin mali varlık portföylerinin ne kadarının yabancı para cinsinden ve yabancı paraya endeksli mali varlıktan olduğu ölçülüyor. Diğer dolarizasyon çeşiti olan varlık dolarizasyonu ise borç alanların ne kadarının döviz cinsinden ya da dövize endeksli olduğu ile ölçülüyor. İkisini birleştirip finansal dolarizasyon başlığı altında inceleyenler de var.(F.ÖZATAY)

Sonuç olarak şuna geliniyor. Merkez Bankası döviz cinsi munzam karşılıkları arttırarak gerçekte olmayan sadece bilanço kaleminde artışa yol açacak bir döviz rezervi arttırma planına gidiyor. Dolarizasyon da burda başlıyor çünkü piyasadaki enflasyon kredi kanalı ile artıyor. Üstelik enflasyonun birinci çeyrekte çift haneli olduğu bir dönemde ve T.C.M.B’nin açıklamalarıyla parasal sıkılaştırmaya gidildiği bir dönemde. Konumuza geri dönersek şunu unutmamalıyız. MB’nin arttırdığı dövizler aslına bakılırsa özel bankaların ve ülkemizde olası bir döviz kuru artışı ( şu anda 1 TL = 1.86 $ ) onların bilançolarını arttırırken bu MB’nin ise borç miktarını arttırıyor. Dolarizasyonun asıl sakıncası bu. Ayrıca bir ülkenin kendi parasının zorunluğu karşılığını arttırmayıp- bu parayı kendi basıyor – başkasının parasını saklamaya gitmesi ülkede ülkenin parasına olan güveni azaltıyor bu da kişilerin TL saklamak yerine döviz saklamaya gitmelerine neden oluyor.Kısaca şu oluşuyor: TL ye olan güven azaldığı için döviz de miktar olarak sınırlı kabul edersek piyasada TL daha da bollaşıyor.Enflasyonu etkileyebiliyor ve ayrıca kişilerin döviz ile alış-veriş yapmalarına sebep olabiliyor. Bu açıdan bakıldığında dolarizasyonun ne demek olduğunu anlattığımı umuyorum .Saygılarımla.

0 yorum:

Yorum Gönder